SPOR; ilk anlamı, ilk görüntüsü ile koşmaktır!.. Daha ilk çağlarda insanoğlu, beslenmek için avlanmak, avlanmak için de hayvanların peşinden koşmak zorundaydı. Amaç, avın ya belli bir uzaklıktan okla ya da yakınından mızrak benzeri bir aletle vurulmasıydı.
Düşmandan kaçmak ya da düşmanı kovalamak da koşmayı gerektiriyordu. İyi ve kötü, acil bir haberi komşu kabileye ulaştırmak için de zaman yitirmemek adına hızlı koşmak zorundaydılar.
Kendi çocukluğumuzda oyunlarımızın hemen tamamı koşmak üzerine değil midir?!. Mendil kapmaca, kukalı saklambaç, çelik-çomak, körebe ve bugün unutulmaya yüz tutmuş pek çok oyunumuz ilk spor adımlarıydı belki de bizim için.
Gerçek anlamına baktığımızda spor, kişisel ya da başkaları ile yapılan bedensel hareketleri, çeşitli oyunları ve bu oyunların giderek müsabakalara, maçlara dönüşmesinin ortaya çıkardığı toplumsal birliktelikleri de içerir.
Spor dünyası çok yönlü ve çeşitlilik gösteren bir olgudur. Gösteri sporları, kitle sporları, yaz ya da kış sporları, kişisel sporlar, sağlıklı yaşam sporları, engelliler için spor gibi ilk göze çarpan ana gruplar olarak sayılabilir pek düşünmeye kalmadan.
Spor duygularımızın gerçek dünyasının parçasıdır. Bir atlet koşarken, atlarken, gülle atarken belli kurallar içerisinde kendini gerçekleştirir. Rekabet, futbolda ya da boksta yapılan mücadele kural dışı itişmelere, kavga-dövüş gibi dramatik görüntülere yol açarsa, sporun anlam ve amacının dışına çıkılmış olur. Böyle karşılaşmalarda maddi kazançtan öte “Artı Bir Değer” den söz etmek zordur. Bu tür davranış ve görüntüler o spor dallarının görüntü cazibesini yok edebilir ve seyir zevkini olumsuz yönde ve fazlasıyla etkileyebilir.
Seyirci ve yarışanlar mutsuz olunca, spor estetik güzelliğini yitirince, seyir hazzı vermediği gibi stres ve gerginlik yaratır. Tüm bu gelişmelerde, katılımcı ve seyircilerin ait oldukları toplumun kültür seviyesi ve eğitimi sporun negatif yöne kaymasını engeller.
Futbol, voleybol, basketbol, güreş, motocross, yelken yarışları gibi bireysel ve grup sporları, “Ödül Sonuçlu” spor kapsamında sayılabilir. Atletizm ve yüzme kendi içlerinde çok çeşitli ve renkli performansları içerir. Bütün bu geniş kapsamlı aktiviteleri yönetecek sosyal, ekonomik düzenlemeler, temel prensipler söz konusudur. İşte özellikle bu konuda da eğitim ve kültür devreye girer, girmelidir. Eğitim ve kültür sporu ilerletir, geliştirir, kalite kazandırır ve evrensel bir değer haline getirir.
“Önemsiyorum Öneriyorum” adlı kitabımda spor ve eğitim konularına değinirken, kültür ve eğitimin spor ve sporcular üzerinde ne denli önemli faktör olduğu üzerinde durmuş, “Toplumları renk, ırk, din ve dil ayırt etmeksizin birleştiren bir sosyal olgu olarak sporu ele almamız yanlış olmaz değil mi?” sorusuna karşı yanıtım da:
-Sorunuzda belirttiğiniz gibi, dünyada sadece spor evrensel kültürün bir parçası olmuş, dünya barışına katkı sağlayan en önemli vasıta ve ilişkiler manzumesi olmuştur. Spor barış getirir. Spor bedensel ve ruhsal sağlık getirir. Spor insanın bedenini olduğu kadar psikolojisini, davranış kalıplarını eğitir, egosunu törpüler. Spor, örneğin olimpiyatlar, tüm dünya devletlerinin bir arada olabileceği tek ortamdır. Bu beraberlikten birlik, dirlik, huzur ve mutluluk gelir. İyi yönetilirse!..
Şeklinde olmuştu.
Bugün gene tekrarlayabilirim ki, eğitim sporun çıkış noktası, temel taşı ve vazgeçilmez öğesidir. Spor için eğitim ne denli önemli ise eğitim için de spor o denli önemlidir. Ancak eğitim insanı, toplumu, medeniyeti basamaklar halinde yukarı taşıyan anahtardır. Eğitimli insanın spora bakış açısı etik, hoşgörülü, yardımsever, anlayışlı, mağlubiyeti kabul edebilen, galibiyette gururlanmayan noktadadır. Bu nedenle de sporun üst düzeyde gerçekleşebilmesi için eğitim şarttır ve teknik, performans çıtasını ve kaliteyi yükseltir.
Spor bir yaşam tarzıdır. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen, birçok hastalığı önleyen hatta iyileştiren bir hareketlilik, neşe ve mutluluk kaynağıdır. Günümüzde bütün dünyada en çok kabul gören, önerilen en basit şekliyle YÜRÜMEK, insan bedeni ve ruhuna iyi gelen en öncelikli sportif yöntemdir. Uzun yaşamanın sırrı gibidir. Spor, ister bireysel ,ister kollektif, kişinin güç, sabır, sürat, dayanıklılık, ustalık gibi özelliklerde yücelmesini de sağlar.
Spor, temelde bize ve yaşam tarzımıza hizmet eder. Sporu önce biz şekillendiririz. Varlığı insanın mutlak hakimiyeti ile yaşam bulur. İnsan varlığı yaşamın her aşamasında kişiliğini ve ilişkilerini uyumlu ve sağlam bir temele oturtma çabasındadır. Bir arada yaşama eğilimindedir ve böylece toplum olur.
Spor dünyasının ve gençliğin geleceği için altını çizmek isterim ki, öncelikle hoşgörüsüzlüğü engelleyici, sporcuyu eğitici, yeniliğe açık yaklaşımlar benimsemeliyiz. Ancak bu yolla sporda şiddet ve ırkçılığı önleme konusunda ilerleme kaydedebiliriz.
Sporda eğitim kişisel ve toplumsal boyutludur. Sporcu eğitimi, antrenör eğitimi, hakem ve yönetici eğitimi hatta seyirci eğitimi söz konusudur. Bu eğitimler sporun teknik, estetik ve performans düzeyini yükseltmek için vazgeçilmez bir yoldur. Eğitim spor işbirliği kişilerin davranışlarını olumlu yönde değiştirebilir. Bilim adamlarına göre de, güzellikleri takdir edebilme, doğal davranma, sağlıklı ilişkiler kurabilme, başkalarını olduğu gibi kabullenme, gerektiğinde yalnız kalabilme ve bundan haz duyabilme özelliklerini kazandırabilir.
Kişi, spor yaparak kendi yeteneklerini tanır, yenilgiyi kabullenerek başkalarını takdir edebilmeyi, kazandığında tevazu göstermeyi, doğayla ve rakibiyle yarışırken zamanı en iyi şekilde kullanmayı öğrenir. Dürüstlük, centilmenlik, hoşgörü ilkelerini gerçek anlamında ve tam olarak benimsediğimizde, kişisel ve toplumsal olarak sporun her branşında yükselmemiz hiç de zor değildir. Bu alanda söz sahibi olabilmemiz için de, eğitim ve spor işbirliğini bir seferberlik düzeyinde kabullenmek ve uygulamak hedefimiz olmalıdır. Okullardaki eğitim, ailelerin ve sosyal projelerin destekleyeceği programlarla, ülkemizdeki spora bakış açısı değişirse, global düzeyde sayısız başarıya imza atarız.
Toplumsal ve kişisel gelişim ötesinde, sporun ekonomik gücü, sosyal gücü ve medya gücü göz ardı edilemez. Ve spor, günümüz dünyasında eksikliği fazlasıyla hissedilen “DOSTLUK BARIŞ KARDEŞLİK” kavramlarının canlanmasında en önemli rolü alacaktır. Aklımızı kullanırsak!..